Allah'ın selamı üzerinize olsun çok sevimli mi sevimli okuyucularım.Bu gün yine çıktığım ilginç bir maceradan bahsetmek istiyorum.Hazır dondurma yemekten hoşlanmıyorum,yani o mükemmel olanlara erişemediğim içinde uzun vakittir dondurmanın hasretiyle,leyla gibi dolanıyordum ki annemle dondurma yapalım dedik.Zatında zor bir işlem değilmiş,annem önceleri de yapardı ama epey ara vermiştik.Sarıp sarmalayıp,ulaşılmaz yerlerde sakladığımız vanilya çubuklarımızı işte bu özel karışım için çıkardık.Krema yerine süt kaymağı kullandık(daha önce kaymakla ganaj yapmıştım,kıvamı mükemmel olmuştu,o tarifimi de ilk fırsatta paylaşacağım inşaAllah).Süt,kaymak,bir yumurta sarısıyla karışımı ocakta kaynattık.Vanilya çubuğunun içini özenle yavaş yavaş,ağır ve estetik hamlelerle kazıyıp karışıma ekledim.Karışımı ılıdıktan sonra mutfak robotuna aldık,amaç ne mi?Hamur yoğurma aparatıyla,hafif buzlanma yoluna girdiği vakitlerde karıştırarak belki birazcık dövme dondurma tadı elde edebiliriz diye düşündük ki bence fena fikir değil halen daha.Öyle sabırsızdım ve dondurmanın donması öyle uzun sürdü ki,gerçekten bekleme sırasında tüm heyecanımı ve keyfimi yitirmiştim,uzun bekleyiş ertesi gün sona ermişti.Aslında gece herşey yolundaydı.Katılaşmıştı,ufak buz tanecikleriyle dolmuştu içi,lezzeti harikaydı.Ama tam anlamıyla yaşadığı donma olayından sonra,ağzıma aldım,şöyle bir evirdim çevirdim,yuttum,geride kalan elemler,teessüfler ve damağımda ufak yağ pıtırcıklarıydı,dilim kamaştı,midem kalktı,gözlerim buğulandı,sukûtu hayale uğradım.
Bazen bu işlerle uğraşmaya son mu versem diyorum aslında....
Yenmesi bu durumda imkan dışı görünüyordu.Bende yeni bir fikir akımı başlattım,dışarıda beklettim eridikten sonra ocağa alıp iki dolu yemek kaşığı nişastayı ekledim.Pastacı kremasına hemen hemen yakın bir uygulama oldu.Kaynadıktan sonra altını kapatıp,kuplara aldım ve aşina olduğu mekanına buzdolabına gönderdim.İstenilen sonuca ulaşamamış olsam da enfes bir tatlı yapmış oldum herşeye rağmen.Bu muhallebi,hem köpükümsü,hem yoğun kıvamıyla damağınızda kalan o yağ pıtırcıklarını unutturup,çok güzel hatıralar edinmenize vesile olacak.Eğer ki,(b) halini denemek isterseniz ki,çok isabetli bir karar olur,üzerini meyveli jöleyle renklendirebilirsiniz.Bu tarz hafif tatlıları seviyorsanız,çok sevgili arkadaşımın iftarda benim için yaptığı ama davetsiz misafirler sebebiyle burnumdan çıkana kadar yiyemediğim bu enfes tatlıyı huzurlarınıza sunmaktan mutluluk duyarım efendim.Böylelikle yine günü kurtardım çok şükür. Yeni yeni maceralarla görüşünceye dek esen kalın...

Muhallebi içeriği;
1200 gr süt(1 litre+ 1 su bardağı)
2 yemek kaşığı labne peyniri
1 su bardağı+2 yemek kaşığı toz şeker(ben 1 su bardağından 1 parmak az koyuyorum)
Yarım su bardağı un
1 yemek kaşığı mısır nişastası
Cıngırlı bölüm içeriği;
750 gr karadut(eveet ben çok çeşitli meyveler denedim,portakal,vişne,çilek..en sevdiğimiz çilekli olan oldu ama portakallı da bir harikaydı)
1.5 çay bardağı toz şeker
1 tatlı kaşığı nişasta
Yarım su bardağı su
Yarım limonun suyu
Sona Doğru;
Un,nişasta ve toz şekeri tencerede karıştırıp üzerine süt ve labneyi ilave edin,karıştırarak orta ateşte pişirin.Kaynadıktan sonra altını kısıp 1-2 dakika daha kaynatın.Ateşini kesip tereyağ ve vanilya ekleyin.Orta devirde 2-3 dakika kadar mikserle çırpıp,yarısını bir parmak geçirerek kuplara paylaştırın.Buzdolabına koyuverin.
Meyveleri geniş bir tencereye alın,üzerine toz şeker ve su ekleyin.Yüksek ateşte şeker eriyene kadar kaynatıp,orta ateşe getirin.Nişastayı ilave edin.Tadına bakarak limonunu ilave edin.Meyveleri tahrip etmemek için tencereyi sallayarak karıştırın.1 dakika kadar kaynatıp,altını kapatın.Cıngır sos ılıdıktan sonra muhallebiyle buluşturun.Soğuk bir şekilde afiyetle tüketin...


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder